Selamlar,
Konunun başlığını açıklayarak başlayabilirim. Sürdürülebilir, kalkınma ve teknoloji. Bu üç kelimeyi ayrı ayrı ele alsanız belki sayfalarca yazı yazıp, saatlerce konuşabilirsiniz. Biz bunu ne yapıyoruz, birleştirip daha farklı bir terim, bir ifade üretiyoruz. Önceki makalelerimde olduğu gibi akademik dilden uzak, tamamen konunun yabancısı kişilere yönelik açıklamalarda bulunmaya çalışacağım.
Bir şeyin sürdürülebilir olabilmesi için devamlılık arz etmesi şarttır. Peki bu kadar değişimin ve değişkenin olduğu bu dünyada sürdürülebilir nasıl olunabilir? Diyelim sürdürülebilir olabilecek bir strateji buldunuz ve hayatta kalmayı başardınız, bunu kalkınma ile nasıl ilişkilendirebilirsiniz? Sürdürülebilir kalkınmayı sağlamak için teknoloji kullanımı desem? Biliyorum, konu çok dağınık ve karışık ama bir yerden başlayıp size bütün bunları açıklamam gerekiyor.
Bir canlının hayatta kalabilmesi için yaptığı her şeyin sürdürülebilir olması şarttır. Beslenmek, uyumak, nefes almak vb. Bu temel hayatta kalma fonksiyonunu şirketlere ve/veya ülkelere uyarlayın. Nefes almadan yaşayabilen bir insan olabilir mi? O zaman sürdürülebilir bir hedef, bir strateji ve iş yapış biçimi olmayan kurumlar da hayatta kalamaz. Benim bu makalede yazmak istediğim kurumlardan çok kamu sektörünün kalkınması üzerine olacak.
Dünyada pek çok devrim yaşadık, sanayi gibi. Her yeni değişimle sürdürülebilir olma ve kalkınma anlayışlarımız değişti. Bugün ve bundan sonrası için sürdürülebilir kalkınmanın teknoloji ile olacağını söylemek pek yanlış olmayacaktır. Sürdürülebilir kalkınma ve refah isteniyorsa teknolojinin üretilmesi bir zorunluluk haline dönüşmüştür. Çağdaş toplumları kuvvetli ve kalkınmış yapan faktörlerden birisi teknolojiyi, doğru şekilde adapte etmek ve kullanmaya başlamaktır. Burada teknolojiden kastetmek istediğim bir ana başlıktır. Sadece uygulama geliştirmek, bulut bilişime geçmek veya tıp alanında teknolojiyi adapte etmek değil, aynı zamanda diğer aklınıza gelebilecek her türlü teknolojik değişimi kabullenmektir. Bir kalkınmanın sürdürülebilir olması için teknolojiyi sadece kullanmak yetmez. Önemli olan teknolojiyi üretmek ve dünyaya satmaktır. Teknolojiyi tüketen ülkelerdeki kalkınma hedefleri, teknolojiyi üreten ülkelerdeki kalkınma ile sınırlı kalmak zorundadır. Oyunun kurallarını elbette ki teknolojiyi üreten ülkeler koymaktadır çünkü sürdürülebilir kalkınmayı teknoloji ile yakalayabilmeyi başarmışlardır.
Günümüzde kamu sektöründe sürdürülebilir kalkınmanın temin edilmesi için teknoloji dışında faktörler de yer almaktadır. Benim kişisel fikrim bu sene ve bundan sonraki senelerde teknoloji üretimi, başka herhangi bir kalkınma ana başlığından daha kuvvetli olacaktır. Ben konuyu çok daha temel bir noktaya çekmek isterim. "Veri". Doğru, veri. Elinde çok çeşitli ve hacimli verisi olan ülkelerin bilgi miktarları da fazladır. Öngörülerde bulunabilirler, teknolojiye yön verecek imkanları oluşturabilirler, kalkınmayı arttırabilirler. Düşünün, veri boyutları arttığı için bundan seneler önce kullandığımız 3.5 inch disketler yerini aynı boyutta olan ama katlarca veri depolama hacmi olan cihazlara bıraktı. Benzer şekilde bu durumun ne kadar büyük bir ivme ile ilerlediğini de düşünün. Yani bizim teknoloji üretimimize ve çeşitliliğimize sahip olduğumuz veri karar vermektedir.