Selamlar,
Bu günlük yazımda biraz Endüstri 4.0'dan, yani dördüncü ve içinde bulunduğumuz sanayi devriminden, biraz da bu devrime nasıl adaptasyon sağlayabileceğimizden bahsetmeye çalışacağım.
Öncelikle size sanayinin ne olduğunu ve sanayi devrimden neyi anladığımızı anlatayım. Sanayi ya da endüstri, çeşitli makinelerin gücü ve kullanımı ile seri olarak ürün üretmeye denir, kısaca. İlk sanayi devrimi işte tam olarak böyle başladı. Özellikle Birleşik Krallıkta icat edilmiş yeni makineler, su ve buharın gücü ile donatılarak sanayinin ve sanayi kavramının oluşmasını sağladı. 1780'li yıllarda sanayi kavramı gelişmesini başlattı ve kırsal kesimlerde evde ve elde üretilen ürünler yerini şehir merkezlerinde yer alan fabrikalarda ve makineler kullanılarak üretime bıraktı. Bu gelişme sadece endüstrilerin oluşmasına öncülük etmedi. Şehirleşme, iş alanlarında uzmanlaşma, yeni yasalar vb. pek çok farklı başka kavrama da adaptasyon gerekti. Bu, zorlu bir süreç oldu çünkü insanların yaşayışı üzerinde somut ve ciddi etkilere sebep oldu. İnsanlar şehir hayatına adapte olmak zorunda kaldı. Hatta daha fazlası, "luddite" olarak bilinen ve teknolojiye karşı olan insanlar fabrikalardaki dokuma tezgahlarını parçaladı, fabrikaları harap etti. Bu örnekleri vermemin sebebi bir sanayi devriminin esasında sadece bir ürünü geliştirmeye yönelik olmadığı, hepimizin yaşamını nasıl etkilediğini anlamanız. Bugün yaşadığımız şehir hayatını, 1800'lü yıllardaki fabrikalaşmaya bağlarsak yanılmış olmayız.
Bu günlük yazımda bütün endüstri devrimlerini etraflıca açıklamak yerine daha önemli bir konuya odaklanmayı tercih ediyorum. Öncelikle şunu ifade etmek isterim ki 2017 yılının ilk yarısında "Endüstri 4.0: Dördüncü Sanayi Devrimi ve Dijital Dönüşümün Anahtarları" isimli kitabım çıkacak. Bu kitapta bütün sanayi devrimlerini, sanayi devriminin etkilerini ve geleceğini ve dördüncü sanayi devriminde kullanılacak teknolojileri açıklamaya çalıştım. Umarım okurken hem keyif alır hem de bilgi edinirsiniz. Burada Endüstri 4.0'ı açıklamam gerekiyor. Adından da anlaşılacağı gibi bu yeni bir sanayi devrimi ve öncekiler gibi somut etkileri olacak. Hepimizin birey ve ülke olarak bu somut etkileri en aza indirip, başarı ile çıkmamız ve sanayi ülkesi olma konumumuzu sürdürmemiz gerektiğine inanıyorum.
Endüstri 4.0, siber-fiziksel sistemlerin kullanımı olarak nitelendirilen ve benim "siber devrim" olarak isim koyduğum bir sanayi devrimi. Siber-fiziksel sistemlerden anladığımız endüstriyel üretimde kullanılan ve herhangi bir endüstriyi etkileyebilecek makinelerin vb. tüm cihazların akıllanması, yani veri üretmesidir. Üçüncü sanayi devriminde fabrikalarda kullandığımız makineleri bilgisayar programları ile yönetebilir olduk ve aynı zamanda bu ürettiğimiz ham maddeleri; kurumsal kaynak planlama, ilişkisel veri tabanı yönetim sistemleri, tedarik zinciri yönetimi, müşteri ilişkileri yönetimi gibi teknolojik araçları kullanarak dijital olarak sakladık, pazarladık, planladık ve tükettik. İşte bu sebepten Endüstri 3.0'a dijital devrim de denmektedir. Bir fabrikanın Endüstri 4.0 olduğunu nasıl anlarız? Endüstri 2.0'da elektrikle seri üretim hattı hayatımıza girmişti. Dolayısıyla ilk etapta elektriği kullanması gerekiyor, bu basit. Elektrik olmadan bir adım atamıyoruz. Peki sonra? Endüstri 3.0'da otomasyon ve bilişim sistemlerini adapte etmiş olması lazım, yani az önce verdiğim birkaç başlık teknolojiden bahsediyorum. Otomasyon sistemlerini tam entegre etmiş bir fabrikanın sonraki adımı nedir? Mevcutta kullandığı endüstriyel robotların veri üreterek akıllı hale gelmesi ve insanların, bu akıllı makinelerle konuşması. Dahası da var, yapay zeka, sensörler ve makine öğrenimi algoritmaları ile bir fabrikanın kendi kendini yönetebilir hale gelmesi.
Sene 2017, Endüstri 4.0'dan bu yana tam 6 yıl geçti. İlk olarak 2011'de ortaya atılan bu kavramı biz gündelik yaşantımızda henüz hissetmeye başlamadık ama başladığımızda da bazı şeyler için geç kalmamış olmamız lazım. Peki ne yapmalıyız da bu yeni devrime hazır olmalıyız? Yapılan pek çok araştırmaya göre niteliksiz olarak nitelendirilen iş kollarının ciddi bir olasılıkla otomasyona yenik düşeceğini biliyoruz. Örneğin resepsiyonistler, kasiyerler, şoförler, telefon operatörleri, hatta avukatlar ve sağlık personellerinin dahi düşük ihtimal de olsa (şu an için düşük) otomasyonla yer değiştireceğini öngörüyoruz. Bu öngörü yavaş yavaş gerçek olmaya başladı bile ancak Türkiye'de örneklerini görmediğimiz için değişimin farkında değiliz. Bir örnek vermem gerekirse otonom araçlar. Google (Waymo) ve Tesla gibi firmalar 2009 yılından beri otonom araçlar üzerine yatırım ve geliştirme yapıyorlar. Bu geliştirmelerin sonucunda geçtiğimiz sene içinde insansız araçlar yola çıkmaya başladı bile. ABD, Singapur ve diğer gelişmiş uzak doğu ülkelerinde ticari kullanıma başlayan otonom araçlar, şoförlerin yerini almaya başladı. Bu konuda bekleyen ciddi yasal düzenlemeler olmasına rağmen sınırlı bir biçimde kullanılıyorlar ve çok da başarılılar. Google'ın insansız aracı 2.777.000 km civarında yolu tamamladı ve sadece 14 olaya karıştı. Bu olayların hiçbirinde insan yaşamı kaybedilmedi ve 13'ü tamamen insan hatası ile, yani başka bir aracın insansız araca çarpması sonucu gerçekleşti. ABD'nin Kolorado eyaletinde bir tır, 120 mil yolu tamamen insansız ilerledi ve ürünleri gitmesi gereken yere teslim etti. Şimdi duralım ve düşünelim, gelecekte kendi ürünleri üretip, aynı zamanda teslim eden fabrikalar yani tamamen otonom çalışan, sizin çeşitli yazılımsal arayüzlerle uzaktan yönettiğiniz fabrikalar olacak. Dolayısıyla bu yıkıcı teknolojiye bir an önce adaptasyon göstermeliyiz hatta daha fazlasını koymalıyız. Eğitim sisteminde, yasal altyapıda ve üniversitelerin müfredatında değişiklik şart aksi halde bu teknolojik değişime adapte olamayız ve buna adaptasyonu tam yaparsak, işimiz sonraki adıma kalıyor. Endüstri 4.0 pastasında pay kapmak ve küresel çözüm firmaları üretmek. İşte o zaman hem fabrikalarımızı dönüştürmüş oluruz hem de küresel tedarikçi konumuna geliriz. Böylece nitelikli iş kollarında daha fazla istihdam sağlarız ve bu yıkıcı etkiden kurtularak, krizi fırsata dönüştürmüş oluruz.
Bir başka örnek üç boyutlu yazıcılarla ilgili olsun. Boeing firması bir uçağında 100 civarında ve bugüne kadar uçaklarında toplam 20.000'den fazla parçayı bu yazıcılarla üretti. Hatta yakın zamanda neredeyse bir kanat büyüklüğünde uçak parçasını üretmeyi başardılar. Biz üç boyutları yazıcıları, dördüncü sanayi devriminin önemli parçası olarak görüyoruz. Bu alandaki teknolojik ilerlemeler ve yazıcıların kullanımının yaygınlaşacağını öngörüyoruz.
Endüstri 4.0 ile ilgili öngörülerimi ve gelişmeleri @oganozdogan twitter adresimden yayımlamaya devam ediyorum. Mart ve Nisan aylarında çeşitli üniversitelerde bu alanda konuşmalarım var ve dileyen herkesi bekliyorum. Etkinliklerle ilgili twitter adresimden bilgi paylaşımları yapıyorum, takip edebilirsiniz.
İyi çalışmalar,
Ogan