İş Hayatına Hazır Mısın?
Bana göre bir insanın hayatının en güzel, anılarla dolu ve keyifli yılları üniversite yıllarıdır. Bir yandan eğlenirsin, bir yandan çalışır, hocalarla mücadele edersin. "Not verilmez, anılır" dersin; dersten A alınca "A aldım", F alınca "F vermiş" dersin, hocayı suçlarsın. Zaten keyifli olan yönü de budur, öyle değil mi? Bir bakmışsın yılların bu şekilde geçip gitmiş.
İşin espri tarafını bir kenara bırakalım ve gerçekçi olalım. Gerçek ise şu; "üniversiteden mezun olduğum zaman ne yapacağım?" Mezuniyet törenlerinde herkes çok mutludur. Kep atılır, resimler çekilir ve hocalar gülümser. Keşke sonrasındaki hayatta bu kadar basit ve kolay olsa ama ne yazık ki değil. Çok geçmeden gerçeklere dönersin. Ben burada bu gerçeklerin peşinde olan, yukarıdaki sorunun cevabını arayan kişilere yönelik bir yazı yazmak istiyorum.
Ben ne olacağım, ne yapacağım?
Öncelikle endişeye kapılmayın. Bulunduğunuz bilişim teknolojileri sektörü iş olanakları açısından zengindir ve düşündüğünüz türde bir işte istihdam edilme şansınız diğer sektörlere göre daha fazladır. Bunu bir cebinize koyun. Diğer yandan ben hep şunu tavsiye ediyorum; daha fazla çalışın. Üniversitenin birinci yılından son yılına kadar sıkı çalışın. İş hayatı da benzer bir tempoda geçecek. Buna hazırlıklı olmuş olursunuz. Üniversite birinci sınıftan itibaren mezun olduktan sonrasını düşünmeye başlayın. Üniversitede aldığınız derslerde nasıldınız? Hangi konuya daha hakimdiniz, hangi konuda kendinizi daha güvende hissediyordunuz? Web teknolojileri mi, yazılım geliştirmemi yoksa veritabanı yönetimi mi? Unutmayın, hayat sadece derslerde aldığımız notlardan ibaret değildir. Ders notlarının yanında bizim hayatta neyi, ne kadar başardığımız da önemlidir. Bana öğrencilerden gelen en temel soru şu oluyor; "sizin üniversite ortalamanız kaçtı?" hemen yanıtlayayım; 2,25. Bana göre ortalamalar hiçbir şeyi ifade etmez. İş hayatı ile öğrenim hayatı birbirinden çok farklıdır. Söylediğim gibi, asıl olay sizin neyi, ne kadar başardığınız ve karşınızdakine bunu ne ölçüde gösterebildiğinizdir.
Nasıl bir kariyere sahip olacağım?
Soru: Nasıl bir kariyer beni bekliyor?
Cevap: Sen kariyeri nasıl bekliyorsun?
Bazı mühendislik ve ctis mezun adayı öğrenciler ömürleri boyunca yazılım geliştireceklerini düşünürler. Tamamen yalan. Kişi isterse ömrü boyunca yazılım geliştirir. Yazılım geliştirme tercihi de yine kendisine aittir ancak birçok yeni mezun arkadaşımız bildiğimiz kariyer siteleri üzerinden 50-60 yere rastgele özgeçmiş gönderir ve kendilerini bir A firmasında, istemediği işi yaparken bulur. Amaç istemediğiniz, mutlu ve huzurlu olmayacağınız işi yapmak değil, bunun aksini gerçekleştirebilmektir. 22 yaşında mezun oluyorsunuz. Bütün ömrünüzü istemediğiniz bir işte geçirmek, nasıl bir fikir olurdu? Onun için yazımın başında söylediğim konuyu yinelemek istiyorum. Üniversite birinci sınıftan son sınıfa kadar nasıl bir kariyere sahip olmak istediğinizi belirleyin. Ben size çok basit bir örnek vereceğim, tablo daha da netleşsin;
Ogan Özdoğan Bilkent Üniversitesi Bilgisayar Teknolojisi ve Bilişim Sistemleri birinci sınıf öğrencisi. Dersleri arasında "Introduction to Programming" var ve C öğreniyor. İkinci sene Java, Linux ve SQL derslerini alıyor ve yaz stajına hazırlanıyor. Aldığı dersler arasından Java'yı çok sevdi ve derslere, sınavlara severek çalıştı. Linux, SQL ve C (programlama dili) konularında kendini güvende ve mutlu hissetmedi ama derslerinin tamamından geçer not aldı. Yaz stajını Java ile ilgili bir konuda yaptı. Üçüncü sınıfta veritabanı yönetimi dersini aldı ve dönem stajına hazırlanıyor. Dönem stajını da veritabanı yönetimi üzerine yapıyor ve dördündü sınıfa geçiyor. Bu sırada Ogan şunu düşünüyor; "ben kendimi veritabanı yönetimi konusunda daha rahat hissediyorum ve bu işi yapmak istiyorum". Dördüncü sınıfta iş imkanlarını kovalamaya başlıyor. Sosyal medyayı kullanıyor ve profesyonel bir sitede profil oluşturuyor, özgeçmişini tamamlıyor. Özgeçmişine Java ve veritabanı yönetimi üzerine yaptığı stajları ve hazırladığı projeleri ekliyor. Bu yönlenme ile veritabanı yönetimi üzerine iş bakmaya başlıyor. Doğru iş tanımlarına ve ilanlarına, doğru özgeçmiş ile gidiyor. Bu şekilde diğer adaylardan da kendini ayırmış oluyor ve işe giriş için şansını arttırmış oluyor.
Ne yazık ki bu senaryodaki en büyük sorun "zaman". Zaman geçtikçe insanlar ümitsizliğe kapılıyor, ben iş bulamayacağım diyor. İş görüşmelerine gidiyor, reddediliyor ve moral seviyesi bir kademe daha düşüyor. Burada yine kendimden bir örnek vermek istiyorum. Haziran 2006'da mezun oldum, 2007 Mayıs'ta vatani hizmetimi tamamladım. Mayıs 2007 - Eylül 2008 arası iş aradım ve bulamadım çünkü aradığım iş Oracle veritabanı yöneticiliğiydi. Gittiğim yerler tecrübesiz olduğum için beni almak istemedi. Eylül 2008'de bir referans ile Ericsson'da Oracle veritabanı yöneticisi olarak işe başladım ve kariyerimi oluşturmaya başladım. Yapmaktan hoşlanmadığım, sevmediğim bir işi yapmadım, bekledim. Sabrettim. Benim yeni mezun herkesten yapmasını istediğim aslında bu senaryo. Mutsuz bir çalışan, verimsiz bir çalışan demektir. İş yeri ise verimsiz çalışanlar değil, üreten ve sürekli kendini geliştiren çalışanları işe almak ve çalıştırmak ister. Onun için kariyerin bize gelmesini değil, bizim ona gitmemiz gerektiği gerçeğini hiçbir zaman aklımızdan çıkartmıyoruz ve sıkı çalışmaya devam ediyoruz.
Başarıya giden yolda siz
Bir şirkete iş görüşmesine gittiğiniz zaman şunu aklınızdan hiç çıkartmayın; "ben, şirket için değerliyim ve onların çalışan adayıyım". Siz iş görüşmesine gittiğiniz zaman %50 o şirketin bir elemanısınız, bunu unutmayın. Sizi iş görüşmesine çağırmaları demek bilginizden ve emeğinizden faydalanmak istiyorlar demektir. Çekingen, sıkkın, korkmuş durmayın. Kendinizden emin ve güçlü bir çizgi çizin. Ne istediğinizi iyi ifade edin ve kendinizi iyi ifade edin. Kendinizi iyi ifade edemezseniz elenirsiniz. İş görüşmelerine gitmeden önce mutlaka o şirketle ilgili bir şeyler okumuş ve öğrenmiş olun. Genel Müdürü kimdir, hangi tarihte nerede kurulmuştur, hangi ürünleri ve/veya hizmetleri vardır, çalışacağınız departman ne iş yapar, iş tanımınız nedir gibi.
Çok sıkı bir özgeçmişiniz olsun. Şu soru hemen geliyor; "yeni mezun adamın nasıl sağlam bir özgeçmişi olabilirki?" Gayet olabilir ve diğer yeni mezunlardan hemen ayrılabilir. Bir özgeçmiş, kişinin kendisini yazılı olarak ve ilk defa iş verene ifade ettiği yerdir. Onun için detaylı ve iyi hazırlanmış bir özgeçmiş çok önemlidir. İyi bir özgeçmişin içinde eğitim, proje, staj, yetkinlikler listesi, referanslar ve kişisel bilgiler olabilir. Örneğin geliştirdiğiniz projeyi detaylandırın. Proje Java ile yazılmışsa ve başvurduğunuz işin tanımı java geliştirmek üzerineyse +1 aldınız diyebiliriz. Peki özgeçmiş tamam, iş görüşmesinde de başarılı oldunuz. Yok mu başka yapmanız gereken şeyler? Elbette var ve aşağıda;
- Teknik yetkinliğinizi geliştirin
- İletişim becerilerinizi arttırın
- Staj yapın (mümkünse 2 tane)
- Proje(ler) geliştirin ve dokümantasyonunu yapın
- Sertifikasyon sınavlarına girin ve sertifikalanın
- Seminerlere katılın ve sosyal medyayı, şirketleri ve günlükleri takip edin
- Detaylı bir özgeçmiş hazırlayın, kendinize her zaman güvenin ve emin olun
- İş görüşmelerinde HEYECANLANMAYIN, kimse sizi dövmeyecek
- Her zaman PROFESYONEL olun
"Profesyonellik". Başarılı olmak için profesyonel olun, öyle davranın. Başarı, profesyonellikten geçmektedir. Hayatınızda bir rotanız olsun. Amaçsız ve hedefsiz kalmayın. Amaçsızlık ve hedefsizlik sizi geriletir ve profesyonellikten uzaklaştırır. Her zaman öğrenmeye açık olun. Verilen görevleri eksiksiz yerine getirin, insiyatif kullanın ve sizden istenenden fazlasını yapmaya çalışın. Hayatta hiçbir zaman çok çalışmanın zararını görmezsiniz.
Akademik çalışmalar ve profesyonel hayatınız
Akademiyi, profesyonel hayat ile karıştırmayın. Birbirleri ile alakaları yok. Dersler ve notlar konusunda takıntılı olmayın ve gerçek hayatta bir profesyonel yaşantı olduğunu unutmayın. Çok çalışın, iyi notlar alın, ortalamanız yüksek olsun ama bu sizi "kör" etmesin. Profesyonel yaşantı konusunda asla kör olmayın, her şey notlar ve dersler değil. Birçok üniversitede kariyer gelişimi ve yönlendirmesine üzerine çalışma yapılmıyor. Halbuki her sene üniversitelere çok değerli insanlar katılıyor. Onların iyi bir eğitim alması nasıl asıl amaç ise iyi de bir kariyerleri olması ve ülkemize daha verimli çalışmaları da o kadar önemlidir. Akademisyenlerin bu konuda öğrencilere destek olması gerektiğine inanıyorum. Yaşadığım gerçek bir olaydan bahsetmek istiyorum. Bilkent Üniversitesi merkez kampüs kütüphanesinde dördüncü sınıf bir bilgisayar mühendisi arkadaşımla tanıştım. Kendisi son derece parlak bir öğrenciydi ama şu soruma cevap veremedi; "2 ay sonra mezun olacaksın, hiç düşündün mü mezuniyet sonrası ne yapacaksın?" cevap hakkında bugüne kadar hiç düşünmediği için bana verdiği cevapta hayır oldu. Ben bu durumu şöyle görüyorum, açık denizde rotasız seyretmek. Evet, nereye gideceğini ve hatta gittiğini bilmiyordu. İş hayatına kesinlikle hazır değildi.
Sosyal medya ve günlükler
Ocak 2008'den beri bu günlükte yazılar yazıyorum. Kimi zaman Oracle veritabanı yönetimi ile ilgili yazdım, kimi zamansa işletme yönetimi. Sonuçta her zaman yazdım. Yazdıkça öğrendim, paylaştım. Ben yazdıkça birileri daha öğrendi ve hatta yazdı. Onun için yazmak ve bir günlük tutmak bilginin birikimi ve paylaşılması, yayılması açısından son derece önemlidir. Bir günlüğünüz olsun, yazın. Öğrendiğiniz bilgileri paylaşın. Tecrübelerinizi yazın. Geçiçi değil, kalıcı olsun.
Sosyal medyayı kullanın. Resim yüklemek ya da birilerine hakaret etmek için değil. Şirketlerin twitter sayfalarını takip edin, işe alım uzmanlarının kişisel sayfalarını inceleyin, linkedIn profiliniz olsun ve sürekli güncel tutun. Sektördeki önemli kişilerin günlüklerini takip edin, okuyun. Bugün 30 yıldır veritabanı yönetimi üzerine çalışan insanlar bile "bugün yeni bir şey daha öğrendim" diyebiliyor, siz de öğrenin. Mezuniyetinize yakın şirketlerin insan kaynakları sayfalarına bakın. İş ilanlarının paylaşıldığı sitelerde profil oluşturun, görünün olun. Kısacası sosyal medyayı iyi kullanın ama amaçsız paylaşımlar için değil, güncel kalmak ve yeni fırsatları kollamak için kullanın.
Bugün Oracle olarak "İş Hayatına Hazır Mısın?" seminerleri düzenliyoruz. Üniversitelere gidiyoruz ve bu yazdıklarımızı 1-4ncü sınıf öğrencilerine anlatıyoruz. Onları dinliyoruz, sorularını yanıtlıyoruz. Profesyonel hayatı, daha içinde yer almadan keşfetmelerini sağlamaya çalışıyoruz.
Bu yazıyı okuyan üniversite öğrencilerine ve adaylarına profesyonel hayatlarında başarılar dilerim. Umarım bilinçli kararlarla, doğru adımlar atarsınız ve dilediğiniz yerlere gelirsiniz. Bunu başarabilmeniz için tek yapmanız gereken şey sadece daha çok çalışmak...
İyi çalışmalar dilerim.
Ogan